Maalesef aramanızla eşleşen bir sonuç bulamadık.
Dergi
Sayı: 37

Muhafazakar Düşünceyi Etkileyen Düşünürler – I

Muhafazakâr Düşünce’nin 10. Yılı Üzerine
Derkenar
Dergicilik zor zenaat. Bunu, az çok dergiciliğe bulaşmış herkes bilir. Ayaktakalabilen, bir gelenek inşa edebilen dergi sayısı bir elin parmaklarını geçmez.Kapanan dergi sayısı ise hesaba gelmez. Türkiye adeta bir dergi mezarlığına dönmüştür. İşte 2003 yılının sonlarında hazırlığı yapılan ve 2004’ün başında çıkmaya başlayan Muhafazakâr Düşünce Dergisi (MDD)’nin ana gayesi ayakta kalabilmek ve bir gelenek inşa edebilmektir. Gelenek oluşturmuş dergilere bakıldığında ve MDD’nin şu on yıllık süre içindeki başarısı göz önüne alındığında MDD’nin belli bir düzeyi tutturduğu, türlü imkânsızlığa rağmen ayakta kalmayı başardığı aşikârdır. Aslında dergi ve dergicilik yeni bir şeydir; modern bir şeydir. Evvel zamandan beri olagelen bir şey değildir. Modernleşmeyle önce kitap yaygınlaştı; ardından dergi ve onun ardından da gazete… Gazete geçicidir; uçar gider. Günceldir, gün ile doğar gün ile biter. Kitap ise statiktir; değişmez; zamanla eskir. Dergi, kitabın sürekliliğini ve gazetenin güncelliğini bir arada barındıran etkili bir sentezdir. Bir taraftan sürekliliği sağlar, geleneği devam ettirir; bir taraftan da günceli yakalar, günceli yorumlar ve geleceğe dair öngörülerde bulunur. Ufuk açar. MDD’nin temel misyonu tam da böyledir: Geçmişi günümüze taşımak; günümüzü anlamak ve yorumlamak; buradan yola çıkarak geleceği kurmak ve kurgulamak, ufuk açmak… Aslında MDD geç kalmış bir düşüncedir. Böyle bir derginin modernleşme tarihimizle yaşıt olması gerekirdi. Fakat öyle ya da böyle MDD gibi bir derginin doğması için bu ülke 2004 yılına kadar beklemiştir. E. Burke’ün Reflections’ı niçin günümüze kadar çevrilmemişse, muhafazakâr bir derginin yayımı da o nedenden ötürü gecikmiştir… (Bu arada Reflections’ın çevirisini tamamladığımızı, 2014’ün başında yayımlayacağımızı buradan müjdeleyelim…) Bu ülke, Üstad Cemil Meriç’in ifadesiyle “düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı bir ülke” idi. Bütün gecikmeleri bu esas nedenin etrafında aramak zorundayız. Tek bir resmi ideolojinin mevcut olduğu, bunun dışındaki mevcudiyetidir. Bu kültürel hegemonya maalesef yıllarca bu ülke aydınlarını esir aldı. Gerek akademide gerekse medyada bu kültürel hegemonya kendisi dışındaki ideolojileri dışladı ve öteledi. Dünyaya paralel olarak ülkemizde de bu kültürel hegemonya zayıflamaya başlayınca MDD gibi dergiler de ortaya çıkmaya başladı… MDD’nin çıkış sürecinde bu ülkede henüz ideolojik vesayet devam ediyordu. Isırıcı ve yırtıcı resmi ideoloji bütün saldırganlığıyla ayaktaydı. Ak Parti iktidara gelmiş ama henüz muktedir olamamıştı. Bu dergi sadece yayın hayatına atılmadı; kendisini amansız bir ideolojik mücadelenin içinde buldu. Darbe planlarının birbiri ardınca üretildiği bir süreçte MDD, demokrasinin yanında yer aldı. Özgürlüklerin yanında yer aldı. Kadim değerlerin yanında yer aldı. Hegemonya ve vesayet karşıtı güçlerin safında yer aldı. Bugün daha özgür bir duruma geldiysek, naçizane bunda MDD’nin de bir katkısı olduğunu düşünüyoruz. Darbecilerin yargılandığı ve darbelerin tarihe karıştığı mesut bir döneme girmiş bulunuyoruz. Önümüz açık. Tünelin ucundaki ışığın güneş ışığı olduğu kesinleşti. Bundan sonra yeni sözler söylemek lazım… Biz de Mevlana gibi, esrarını maziden alarak, yeni şeyler söylüyoruz, söyleyeceğiz… Üstü örtülen
kadimi keşfedip, anı ve geleceği yeniden kurmak istiyoruz. Bu dergi bu misyonun üssül-esası olmak niyetindedir. Bu dergiyi belli bir partinin veya camianın yayın organı gibi görenler, kısa bir süre sonra yanıldıklarını gördüler. Bu dergi bütün partilerin ve görüşlerin üzerinde; tüm toplumu kapsayıcı; geçmişi, bugünü ve geleceği kucaklayıcı bir kuşatıcı misyona sahiptir.
Bu dergi evvelden beri pejoratif bir kullanıma sahip olan muhafazakârlık kavramını yerli yerine oturtmuştur. Gericilik, yobazlık, tutuculuk gibi olumsuz gömlekler giydirilmiş bir kavramı bilimsel olarak izah etmiş ve işin doğrusunu tüm Türkiye’ye göstermiştir. Muhafazakârlık ekseninde oluşan kafa karışıklığını gidermiştir. MDD’den sonra artık bu kavram bir küfür gibi kullanılmıyor, kullanılamıyor. Tersine muhafazakârlık artık akademik çalışmaların en çok üzerinde çalıştığı konuların başında gelmektedir. On yıllık zaman diliminde MDD, muhafazakâr düşüncenin derinliğini ve kuşatıcılığını, statik ve dinamik yanını bilimsel yollarla izah ve ifade etmiştir… MDD daha ilk on yılında böylesine önemli bir misyonu hakkıyla yerine etirmiştir.
Önümüzdeki dönemde hem dünya hem de ülkemiz bağlamında muhafazakâr düşünceyi bütün zenginliğiyle ve derinliğiyle gözler önüne sermeyedevam edecektir. Cemil Meriç, “dergi hür tefekkürün kalesidir” diyordu. Biz de MDD olarak müstahkem bir kale inşa etmek istiyoruz. Kale gibi sağlam bir düşünce ve kale gibi sağlam bir dergi peşindeyiz. Sırtımızı sağlam bir dağa yaslamak istiyoruz. İşimiz kolay değil; yüce bir dağ inşa ediyoruz… 10 yıllık zaman periyodunda önemli bir mesafe katettik. MDD’nin etrafında kapsamlı bir yayın faaliyetine başladık. Derginin yanı sıra nitelikli kitaplar da yayınlıyoruz. Sosyal medyada da sağlam bir yerimiz var… MDD etrafında bir tefekkür halesi, bir düşünen adamlar topluluğu oluştu… Tabiri caizse, MDD etrafında nitelikli bir akil adamlar topluluğu oluştu… Bu topluluk kitap yayınlıyor, dergi çıkarıyor, akademik-bilimsel toplantılar düzenliyor… Düşünüyor, yazıyor ve yayınlıyor… Kitaplar ve Muhafazakâr Düşünce’den sonra 2013 yılı itibariyle bir medeniyet perspektifi ile yayın hayatına başlayan popüler Gelenekten Geleceğe dergimizle, geleneği günümüzle yeniden buluşturmak ve bugüne taşımak, oradan da gelecek nesillere miras bırakmak istiyoruz. MDD çevresinde oluşan entelektüel hareket 2012 yılında Medeniyet ve Kültür Araştırmaları Merkezini(MEKAM) kurdu. Medeniyetimizin yeniden ihyası konusunda çalışmalar yapacak MEKAM 2013 yılı itibariyle 4 katlı yeni binasına taşındı. Düşüncenin her alanında ve medeniyetimizin ihyası konusunda söyleyecek çok sözümüz var. Çünkü biz bir sürekliliği temsil ediyoruz. Çünkü biz kökü mazide olan atiyiz… Bu derginin on yıllık başarı öyküsünde görünür ve görünmez birçok kahramanın payı var. Editöründen musahhihine kadar herkesin önemli katkıları oldu. Siz okuyucularımızın da her zaman desteğini hissettik. Siz olmasaydınız biz de olmazdık. Derginin ilk aşamasından şimdiye kadar benden desteklerini esirgemeyen kıymetli hocalarıma ve arkadaşlarıma özel teşekkürlerimi sunuyorum. Son olarak 10 yıldır yürüttüğüm Genel Yayın Yönetmeni görevini bu sayıda yeni arkadaşlara devrediyorum. Dergimizin yolu da bahtı da hep açık olsun inşallah… Hep birlikte nice on yıllara…
Serhat Buhari BAYTEKİN

Daha Fazla Göster

Muhafazakâr Düşünce Dergisi, Tübitak-ULAKBİM tarafından dizinlenmektedir.

BİZİ TAKİP EDİN

MOBİL UYGULAMALARIMIZI İNDİRİN

Tanıtım Filmimiz

VİDEOLAR

ETKİNLİKLER

Şehadetinin 100. Yılında Said ...

Türkiye’nin yakın tarihini şekillendiren siyasi ve entelektüel şahsiyetler içerisinde Said Halim Paşa önemli ve özel ...

Detaylar
İman, Duruş ve Diriliş - Sezai...

Şair ve yazar olarak tanımlanan Sezai Karakoç 22 Ocak 1933 yılında Ergani ilçesi Diyarbakır doğumludur. Babası Yasin Bey olup 1. Dü...

Detaylar
Vefatının 40. Yılında Erol Gün...

Prof. Dr. Erol Güngör, Türk düşünce hayatının yirminci yüzyıldaki en etkili isimlerinden biridir. Bir akademisyen, ...

Detaylar