Grand Ankara Otel 12/12/2021 10:00
Türkiye’nin yakın tarihini şekillendiren siyasi ve entelektüel şahsiyetler içerisinde Said Halim Paşa önemli ve özel bir yer işgal ediyor. Gerek üstlendiği siyasi görevler gerekse de yazdığı kitaplar onu önemsememiz için yeterli gerekçeleri bize sunmaktadır.
Dönemin yeni düzen arayışları sürecinde onun yenilenmeye, geleneğe ve Batı’ya bakışındaki itidal bugün de ihtiyaç duyduğumuz bir yaklaşımı örneklemektedir. Elbette ki her inşan gibi O'nun da çözümlemelerinde sınırlılıklar görülebilir. Yine de ifade etmeliyiz ki O Müslüman aklın imkânları ile yaşadığı yerin tarihî-sosyolojik bağlamı arasında sıkı irtibat bulunduğunun bilinciyle kendini konuşlandırmıştı. Paşa bunu başarabildiği içindir ki yenilgi zamanlarında dahi emperyalizm karşısında farklı bir var oluşun mümkün olabileceğine ilişkin inancını sürdürmeyi başarabilmiştir. Dahası o bu inancının gerekçelerini büyük bir vukûfiyetle eserlerinde ortaya koymuştur. Gerek Batılı kavram ve kurumlar gerekse de kendi geleneği karşısında takındığı soğukkanlı tutum bunun göstergesidir. Bu yüzden O, İslam düşünce geleneğine yabancılaşanlardan farklı bir mirası bizlere taşımayı başarabilmiştir.
Ne var ki, Türkiye siyasetini ve entelektüel birikimini etkileyen kişi ve mihrakların bu birikimden yeterince faydalandığını söyleyemeyiz. Oysa Paşa’nın ortaya koyduğu birikim bizler için olup biteni çözümlemede önemli fikri ve tecrübi imkânlar barındırmaktadır. Bu imkânlardan istifade edebilmek için Said Halim Paşa’nın düşüncelerini II. Meşrutiyet döneminin belli başlı entelektüel akımları bağlamında anlamaya çalışmamız gerekmektedir.