Maalesef aramanızla eşleşen bir sonuç bulamadık.
Dergi
Sayı: 38

Muhafazakâr Düşünceyi Etkileyen Düşünürler II

Geçen sayımızla başladığımız “Türkiye’de Muhafazakâr Düşünceyi Etkileyen İsimler” dosya konusuna bu sayıda devam ediyoruz. Öncelikle, gerek yüzyüze tebriklerini ileten gerekse, telefonla, maille bizlere ulaşan tüm Muhafazakâr Düşünce Dergisi okurlarına gösterdikleri yoğun ilgiden dolayı teşekkür
ediyoruz. 37. sayımıza sizlerden gelen olumlu tepkiler, tarihe not düşen arşivlik bir sayı hazırlama konusunda motivasyonumuzu artırdı ve bizlere
yaptığımız işin önemini tekrar hatırlattı. Bu sayıda Said-i Nursî, Sezai Karakoç, Samiha Ayverdi, Halide Edip Adıvar, Fuat Köprülü ve Mustafa Şekip Tunç isimleriyle devam ediyoruz yolculuğumuza… Ahmet Yıldız tarafından “İslamın Muhafazakâr Görünümünden Muhafazakârlığın İslami Bakiyesine Bediüzzaman, Nurculuk Ve Muhafazakârlık” başlığıyla incelenen Said-i Nursî Osmanlı’dan Cumhuriyete geçiş döneminin öne çıkan dini figürlerindendir. Yıldız, Said-i Nursi’yi Muhafazakârlığın yakınında ve uzağında olmak üzere iki farklı cepheden de okumanın mümkün olduğunu iddia etmektedir. Ancak dine yaptığı vurgu, alfabe değişikliği, medreselerin kaldırılması, ders kitaplarında ve diğer tüm kamusal ortam ve araçlarda İslam’ın iman esaslarına savaş açılmasına karşı süreklilik vurgusu içinde mücadele etmesi, değişimi sürekliliğin aracı olarak telakki eden muhafazakâr tutuma yakın bir duruşun ifadesidir. Said-i Nursi’nin ferdiyeti önemsemekle birlikte, “zamanın cemaat zamanı olduğunu” belirtmesi, ferdin dahi olmasının bile bu durumu değiştirmeyeceği şeklindeki görüşleri de muhafazakâr çizgi ile uyumludur. M. İnanç Özekmekçi ve Ayşegül Komşuoğlu tarafından ele alınan Samiha Ayverdi “Geçmişi Hatırlayarak Hatırlatma” başlığı ile incelenmektedir. Ayverdi’nin eserlerinde, Türkiye muhafazakârlığının gelenek, tarih, birey, toplum, aile, eğitim, din ve devlet olarak özetlenebilecek temel yazın alanlarının tümünde, yaşadığı dönemde gerçekleşen hızlı değişime bir alternatif gösterdiği görülmektedir. Gökhan Çetinsaya; Samiha Ayverdi’nin temsilcilerinden olduğunu söylediği muhafazakâr ekolün ortak özelliklerini “Tanzimat ve Batılılaşma karşıtlığı, Abdülhamit taraftarlığı ve ittihatçı düşmanlığı, tasavvuf bağlılığı ve sevgisi, komünizm, siyonizm ve masonluk karşıtlığı” olarak özetlemektedir. Ayverdi’nin Osmanlı-Türk motiflerine dayanan ve farklı bir modernite uygulaması öneren yazıları muhafazakâr duruşlarına seçkin bir kök arayan birçok farklı isme esin kaynağı olmuştur. Sezai Karakoç’u ikinci yeni şairleri arasındaki yeri ile birlikte değerlendiren çalışmasında Olgun Gündüz, Karakoç’u geleneğin yeni formlar içinde güncele taşınması ve takip edilmesi açısından önemli bir imkân olarak tanımlamaktadır.
Gündüz’e göre Sezai Karakoç, şiirini gelenek üzerinden inşa etmiş, İkinci Yeni içinde, şiirinin biçim özelliklerinde değişikliğe gitse de gelenekle tematik bağını sürdürmüştür. Karakoç şiirinin merkezinde yer alan diriliş teması her koşulda bireyi ve toplumu salâhata erdirecek bir gücün varlığını kendi geleneği içinde bulabileceğine işaret etmesi bakımından
önem taşımaktadır. “Fuat Köprülü’nün Muhafazakâr Ulusal Tarih Tezi Kurgusu” başlığıyla Yalın Alpay tarafından ele alınan Fuat Köprülü, eserleriyle Türk Milliyetçiliğinde
önemli bir yere sahiptir. Alpay’a göre Köprülü’nün Türklerin Batı’nın çizdiği uygarlık yaratamayan, sorundan başka bir şey üretemeyen bir toplum olduğuna karşı çıkışı ise devrimci radikal Batıcı Kemalist tarih tezinden farklı bir şekilde evrimci muhafazakâr bir tarih tezi aracılığıyla olmuştur. Köprülü Orta Asya ile İran ve daha sonra da İran ile Anadolu arasında ulusal Türk kültürünün bozulmadan muhafaza edilerek transfer olduğunu savlamaktadır. Alpay’a göre Köprülü’nün muhafazakârlığı, yalnızca Ziya Gökalp’in medeniyet-hars ayrımı bağlamında, onun bu ikiliden hars’ı muhafaza etmeye çalışması olarak kalmadı. Köprülü, bu harsı, yani kültürü, bugünden, yani modern çağdan bakarak geçmişte yeniden kurmuştu. Böylece Köprülü’nün muhafazakârlığındaki önemli noktalardan biri, Doğu’yu, Batı yöntemleriyle yeniden yapılandırması olmuştur. Yakup Yıldız tarafından ele alınan Mustafa Şekip Tunç Cumhuriyet modernliği açısından Bergson felsefesini yaratıcı ve özgün bir kaynak olarak görmekte ve bu felsefenin temel kavramlarını siyasallaştırmaktan ziyade “bir kültür görüşü” olarak Türk modernliği ile uzlaştırmaya çalışmaktadır. Tunç, Türkiye’de muhafazakâr düşüncenin teorik çerçevesini belirleyen düşünürlerden biri olmasına rağmen, 1950’li yılların ortalarına kadar kendisini “muhafazakâr” olarak tanımlamaktan özellikle kaçınır; her şeyi toptan değiştirmeyi hedefleyen devrimcilikten uzaklaşır, geçmişi bütünüyle benim semek gerektiğini savunan salt gelenekçi tutumu eleştirerek muhafazakârlığın bu türünden kendisini ayrıştırır. Bu iki yaklaşım dışında onun tercihi “şuurlu bir muhafazakârlık”tır. Bu kavramsallaştırma devrimcilik ve ananecilik dışında, kontrollü, gelişmeye açık bir düşüncedir. Tunç bu kavramla kendisini Tek Parti yönetiminin tek tipçi tutumu ve sadece geçmişte yaşayan ananecilerden ayrıştırdığı gibi muhafazakâr bir tutumla ortaya çıkan “şuursuz” dini reaksiyonların tehlikesine işaret eder. Mehtap Tanar tarafından “Kültür- Medeniyet İkilemi Üzerinden Halide Edip’in Düşüncesinde Muhafazakârlık” başlığıyla ele alınan Halide Edip Adıvar Cumhuriyet tarihinin önemli kadın aktivistlerindendir. Tanar’a göre olan Halide Edip’in yaptığı çalışmalar da kültür- medeniyet ikilemi ekseninde olmuştur. Batılı tarzda aldığı eğitim ve yetiştiği geleneksel Osmanlı ailesinin Halide Edip’in düşüncesindeki ikiliğin oluşmasında önemli bir rol oynamıştır. Ayrıca yakın arkadaşı Ziya Gökalp’in bu konudaki düşünceleri de Halide Edip’i oldukça etkilemiştir. Halide Edip, yazdığı romanlar ya da yaptığı diğer çalışmalarda, bir taraftan bilimsel yönden modernleşmeyi savunurken diğer taraftan sosyo-kültürel özün muhafaza edilmesi gerektiğini belirtir. Halide Edip, Türk düşünce tarihinde muhafazakâr, Batıcı, liberal, Türkçü, İslamcı, feminist, mandacı gibi çeşitli sıfatlarla tanımlansa ya da çok çeşitli düşünce akımının içinde gösterilse de bunlardan herhangi birinin içine
tam olarak oturtmak mümkün değildir ancak muhafazakâr olarak nitelendirmek de yanlış bir tespit olmayacaktır.

Daha Fazla Göster

Muhafazakâr Düşünce Dergisi, Tübitak-ULAKBİM tarafından dizinlenmektedir.

BİZİ TAKİP EDİN

MOBİL UYGULAMALARIMIZI İNDİRİN

Tanıtım Filmimiz

VİDEOLAR

ETKİNLİKLER

Şehadetinin 100. Yılında Said ...

Türkiye’nin yakın tarihini şekillendiren siyasi ve entelektüel şahsiyetler içerisinde Said Halim Paşa önemli ve özel ...

Detaylar
İman, Duruş ve Diriliş - Sezai...

Şair ve yazar olarak tanımlanan Sezai Karakoç 22 Ocak 1933 yılında Ergani ilçesi Diyarbakır doğumludur. Babası Yasin Bey olup 1. Dü...

Detaylar
Vefatının 40. Yılında Erol Gün...

Prof. Dr. Erol Güngör, Türk düşünce hayatının yirminci yüzyıldaki en etkili isimlerinden biridir. Bir akademisyen, ...

Detaylar