Maalesef aramanızla eşleşen bir sonuç bulamadık.
Dergi
Sayı: 51

Dünya Siyasetinde Muhafazakârlık

Muhafazakâr Düşünce Dergisi bu sayısında, muhafazakâr ideolojinin çoklukla ihmal edilen bir boyutuna odaklanıyor: Dış politika. Kuşkusuz, bütünlüklü bir ideoloji olarak muhafazakârlığın diğer pek çok alanda olduğu gibi uluslararası ilişkiler açısından da söyleyecek çok sözü var. Dünyanın giderek küçüldüğü, farklı toplumların daha fazla birbirlerine yaklaştığı, kitlesel iletişim imkânlarının yükseldiği bir süreçte küresel gelişmeleri doğru yorumlama ve anlamlandırmanın geçmişe göre çok daha önem kazandığı açık. Ancak bu alanda rol sahibi olan aktörlerin ve süreci etkileyen parametrelerin çokluğu ve çeşitliliği göz önünde bulundurulduğunda dış politika ve uluslararası ilişkiler gibi alanlarda ortaya konulan iddiaların diğer ideolojiler gibi muhafazakârlık açısından da nispeten sınırlı olduğunu, hatta bazı durumlarda çelişkiler içerebileceğini en baştan kabul etmek gerekiyor. Bu durum, herhangi bir ideolojinin kendi çeliş- kilerinden daha çok dış politikanın doğasından kaynaklanıyor. İç politikada meşru güç kullanma tekeli devlette olduğundan siyasal gelişmeler devlet odaklı ele alınırken uluslararası alanda gücün temerküz edeceği bir merkezin bulunmaması ortak kuralların belirlenmesini neredeyse imkânsız kılıyor. Bu süreçte, muhafazakârlığın evrensel ideallerine başvurmak mümkün olsa da devletlerden her zaman bunu beklemek çok da gerçekçi değil.

Öte yandan Soğuk Savaş sonrasında farklı halklar arasındaki ilişki ve iletişimin daha barışçı bir dünyaya kavuşulmasını sağlaması beklenirken somut gelişmeler bunun tam tersine işaret ediyor. Dünyanın farklı yerlerinde etnik çatışmalar yükseliyor, milliyetçilik hareketleri güçleniyor ve devletler ulusal çıkarlarını korumak için kendi toprakları dışında da faaliyetlerini artırmayı zorunluluk olarak görüyor. Bu süreçte, dış politikaya hâkim olması beklenen evrensel ahlaki ilkeler ile siyasal gerçekliklerin, bir başka ifadeyle reel-politik’in arasındaki mesafe giderek açılıyor. Yeni oluşan güç dengesi ABD başta olmak üzere büyük devletlerin hegemonyası altında şekillenirken bölgesel aktörler kendi alanlarını genişletmeye ve sistemdeki ağırlıklarını artırmaya gayret ediyorlar. Dolayısıyla dünyanın gidişatını belirli ve tutarlı bir çerçeveden okumak oldukça önem taşıyor. Yine bu süreçte “yeni muhafazakârlık” olarak adlandırılan ve uluslararası sistemin merkezine silahlı gücü yerleştiren, müdahaleci ve hegemonyacı yaklaşımdan ve dolayısıyla bu anlayışın neden olduğu küresel ölçekli sorunlardan gerçek anlamda muhafazakârlığın ayrıştırılması gerektiğinin altını çizmek önem taşıyor.

Muhafazakârlığın dış politikaya ve uluslararası ilişkilere bakışı genel olarak devlete ve topluma yönelik kuramsal yaklaşımı ile koşut gittiğini söylemek mümkün. Muhafazakâr düşünce, gerek toplumlar gerekse devletler arasındaki ilişkinin siyasal kurumlara ve ilişkilere mündemiç olduğunu, dolayısıyla kendiliğinden geliştiğini varsayar. Bir bakıma, evrende var olan düzen nasıl her bir siyasal yapılanmanın kendi iç işleyişini belirliyorsa devletlerin kendi aralarında kurdukları ilişkiye de yansır. Bu bağlamda sistemin düzen içinde ve barışçıl bir şekilde ilerlemesini sağlayan en önemli unsurlardan biri tarihin süzgecinden geçerek ortaya çıkmış teamüllerdir. Devletlerin kendiliğinden ortaya çıkan bu düzene ve zamanla beliren kurallara saygı göstermeleri evrendeki dengenin korunması için de önem arz eder.

Elbette, bu anlayış, siyasal gerçekliklerden ve devletler arasındaki dengenin temelde sahip oldukları ekonomik, askerî, kültürel vs. güçle bağlantılı bulunduğu anlayışından kopuk değildir. Bu anlamda, muhafazakârlık, dış politika açısından siyasal gerçeklikler ve ahlaki temeller arasında bir denge bulma arayışından hareket eder. Buna karşılık, devletlerin dış politika açısından ulusal çıkarlarını ilk sıraya yerleştirmeleri, ahlaki meseleleri ise tamamen ya da büyük ölçüde geri plana alan bir yaklaşım sergilemelerinin sorumluluğu muhafazakârlığa havale edilemez. Dergimizdeki yazıları da bu çerçevede okumanın, yani devletlerin kendi çıkarlarını ön plana aldıklarını gözden kaçırmamanın faydalı olacağı düşüncesindeyiz.

Daha Fazla Göster

Muhafazakâr Düşünce Dergisi, Tübitak-ULAKBİM tarafından dizinlenmektedir.

BİZİ TAKİP EDİN

MOBİL UYGULAMALARIMIZI İNDİRİN

Tanıtım Filmimiz

VİDEOLAR

ETKİNLİKLER

Şehadetinin 100. Yılında Said ...

Türkiye’nin yakın tarihini şekillendiren siyasi ve entelektüel şahsiyetler içerisinde Said Halim Paşa önemli ve özel ...

Detaylar
İman, Duruş ve Diriliş - Sezai...

Şair ve yazar olarak tanımlanan Sezai Karakoç 22 Ocak 1933 yılında Ergani ilçesi Diyarbakır doğumludur. Babası Yasin Bey olup 1. Dü...

Detaylar
Vefatının 40. Yılında Erol Gün...

Prof. Dr. Erol Güngör, Türk düşünce hayatının yirminci yüzyıldaki en etkili isimlerinden biridir. Bir akademisyen, ...

Detaylar