Muhafazakar Düşünce dergisi olarak iki ayrı dosya konusu ve yine zengin bir içerikle okuyucularımızın karşısına çıkmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Sayımızın ilk dosyası “Türk-İslam Düşüncesinin Doğası”nı konu alıyor. Dergimizin ilk sayısından itibaren, bu topraklara özgü ve tüm insanlığa hitap eden bir düşünce geleneğinin oluşmasına kendimizce katkı vermeye çalıştığımız tüm okuyucularımızın malumu. Bu bakımdan, daha önceki sayılarda da yer verdiğimiz Türk-İslam düşüncesinin geçmişi, bugünü ve geleceğine yönelik değerlendirmelerin güçlü bir entelektüel tartışma zemini meydana getirmesi en büyük temennimiz.
Bu sayımızda ikinci bir dosya konumuz daha var. Geride bıraktığımız 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerinin sonuçlarına yönelik değerlendirmeleri yetkin isimlerin kaleminden ele alıyoruz. Yeni bir sistemin uygulanmaya başlandığı tarihsel bir eşikte bu yazılar oldukça önemli bir mahiyet taşıyor.
Muhafazakar Düşünce’nin bu sayısına son dönem düşünce hayatımızın en mümtaz şahsiyetlerinden Bedri Gencer hocanın bir yazısıyla başlıyoruz. “Fıkıh Olarak Türk Düşüncesi -İslâm-Türk Düşüncesinin Doğası Üzerine-“ başlıklı makalesinde Gencer, düşünce tarihimizde “fıkıh geleneği”nin etkileri üzerinde duruyor; bu gelenekten kopmanın doğurduğu etkileri ele alıyor. Gencer’e göre, Türk düşüncesinin içinde girdiği krizden kurtulmasının tek yolu, fıkıh paradigmasına dönmekten geçiyor. Bu yazının düşünce hayatımız açısından yeni sorgulamaların kapısını açacağı muhakkak.
İkinci yazımız Erdal Aydın imzasını taşıyor. Aydın “Erken Dönem Hilafet Örnekleri Işığında İslam’da Demokratik Bir Hilafet Tasavvuru Mümkün mü?” başlıklı çalışmasında önemli bir sorunun cevabını arıyor: İslâm dininin yönetici seçme usulleri ile demokratik yönetim anlayışı ne ölçüde bağdaştırılabilir. Aksoy, erken dönem İslâm tarihinden örneklerle bugün gayet mümkün olduğunu savunuyor.
Bu yazının hemen ardından düşünce hayatımıza yönelik “portrelerle” devam ediyoruz. Düşünce tarihimizde, geride bıraktığımız yüzyıl içinde farklı etkilerde bulunan dört mütefekkirin fikrî katkıları ve kendilerine yönelik eleştirel değerlendirmeler dört ayrı ve ayrıntılı yazımızın konusunu oluşturuyor. Bu bölüme İlyas Söğütlü’nün “Jön Türkler ve Siyasal Elitizm: Ahmet Rıza Bey Özelinde Bir İnceleme” başlıklı makalesinde Ahmet Rıza Beyden hareketle Jön Türklerin topluma ve siyaset bakışlarını özetliyor. Söğütlü, bir bakıma Jön Türklerin kendilerinden sonraya da miras kalan elitizmlerinin etkilerini değerlendiriyor.
Aynı minval üzere bir başka çalışma Salih Zeki Haklı’nın imzasını taşıyor. Salih Zeki Haklı “Ahmet Ağaoğlu’nun Batılılaşma Düşüncesinde Türkiye’nin Toplumsal Yapısı ve Kültürel Değişim” başlıklı makalesinde gerek İttihat ve Terakki içinde gerekse Cumhuriyetin ilk yıllarında oldukça önemli olan Ahmet Ağaoğlu’nun Türkiye’deki değişim dinamiklerine ilişkin yaklaşımına yoğunlaşıyor; Ağaoğlu’nun tezlerini oldukça kapsamlı şekilde ele alıyor.
İzleyen makalede Adem Levent, düşünce hayatımız içinde değeri yeterince bilinmeyen isimlerden bir diğeri olan Sabri F. Ülgener’in düşüncelerine odaklanıyor. Yazar, makalesinde Ülgener’in Keynesçi ve liberal iktisadi düşünceler arasında konumlanışını değerlendiriyor.
Bu bölümdeki son makale Hicret Toprak imzasını taşıyor. Toprak, “Dinin İhyası, Toplumun Maslahatı, Devletin Bekâsı: Ahmet Hamdi Akseki Üzerine Bir Çözümleme” adını taşıyan çalışmasında Osmanlı’nın son ve Cumhuriyetin ilk dönemlerinin en önemli ilim adamlarından biri olan Ahmet Hamdi Akseki’nin din, toplum ve siyaset üzerindeki düşüncelerini inceliyor.
Dosya konumuza paralel şekilde birbirini takip eden dört ayrı “yorum” yazısına yer veriyoruz. Mevlüt Uyanık, “Felsefeyi Anadolu’da Yeniden Yurtlandırmak” başlıklı çalışmasında içinde yaşadığımız topraklarda felsefe geleneğinin izini sürüyor. Bunu takip eden (ve adeta tamamlayan) diğer yazıda ise İbrahim Ulukütük kapsamlı bir literatür değerlendirmesiyle Türkiye’de Osmanlıca felsefe çalışmalarını ele alıyor.
Abdullah Metin, “Osmanlı Siyasi Düşüncesinin Serencamı” başlıklı çalışmasında, tarihteki en büyük İmparatorluklarından biri olan ve buna uygun şekilde özgün bir siyaset ve devlet modeli üreten Osmanlı’da siyasî düşüncenin temel uğraklarına değiniyor. Hayrettin Özler ise bu tartışmaları çok daha güncel bir perspektiften ele alıyor. Özler, yakın dönem siyasal hayatımıza damga vuran en önemli kavramlardan/yaklaşımlardan biri olan “Türk-İslam Sentezi”ni eleştirel ve sorgulayıcı bir dille değerlendiriyor.
Derkenar bölümünde Mehmet Kocaoğlu’na ait bir makale var. Kocaoğlu, “Global Yoksulluk ve Uluslararası Adalet” başlıklı çalışmasında küresel ölçekli sorunlara çözüm üretme arayışındaki küresel adalet teorileri oldukça yetkin bir şekilde ele alıyor. Kocaoğlu, küresel yoksulluk teorilerinin insan haklarını göz önünde bulunduran bir perspektif doğrultusunda değerlendirilmesi üzerinde duruyor.
Bu sayımızda ikinci bir dosya daha açtık. Bilindiği gibi Türkiye 24 Haziran 2018 günü tarihindeki en önemli seçim tecrübelerinden birini yaşadı. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk başkanını seçtiğimiz 24 Haziran günü yeni dönemin ilk parlamentosu için de oy kullandık. Bu süreç, Türkiye’deki siyasal sistemin dönüşümü açısından da tarihî bir eşik olarak görülebilir. Muhafazakar Düşünce dergisi olarak bu süreci doğru anlamak ve anlamlandırmanın gerektiği düşüncesiyle 24 Haziran seçimlerine yönelik oldukça nitelikli yazılardan oluşan bir dosya hazırladık. Bu dosyamızın ilk makale yazarı Hatem Ete, yeni sistemin eski siyaset tarzına da bir meydan okuma olduğunu ileri sürüyor. Nebi Miş ise “Yeni Siyasal Sistemin İlk Seçimleri ve Sonuçlarının Karşılaştırmalı Analizi” başlıklı yazısında yeni sistemin ilk seçimlerine yönelik oldukça nitelikli ve kapsamlı bir analiz sunuyor. Dosyanın ve dergimizin bu sayısının son makalesi ise Mustafa Altunoğlu’nun kaleminden çıktı. Altunoğlu, 24 Haziran seçimlerini “Türk sağı”nın genel ideolojik konumlanışı, oluşan ittifaklar ve sonuçlar bakımından değerlendirdi. Bu yazının siyasetin bundan sonra akacağı mecra açısından oldukça ciddi ipuçları içerdiği söylenebilir.
Son olarak önümüzdeki sayımızın yirmi beşinci vefat yıldönümünde merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın siyasî kimliği ve döneminde izlenen politikaların Türkiye’nin bugününe etkileri üzerine olacağını hatırlatıyor; katkılarınızı beklediğimizi bir kez daha ifade ediyoruz. Verimli ve keyifli okumalar dileğiyle tüm okuyucularımıza saygılarımızı sunuyoruz.
Türkiye’nin yakın tarihini şekillendiren siyasi ve entelektüel şahsiyetler içerisinde Said Halim Paşa önemli ve özel ...
DetaylarŞair ve yazar olarak tanımlanan Sezai Karakoç 22 Ocak 1933 yılında Ergani ilçesi Diyarbakır doğumludur. Babası Yasin Bey olup 1. Dü...
DetaylarProf. Dr. Erol Güngör, Türk düşünce hayatının yirminci yüzyıldaki en etkili isimlerinden biridir. Bir akademisyen, ...
Detaylar