İçinde yaşadığımız uluslararası sistem büyük oranda II. Dünya Savaşı sonrasındaki dinamiklere göre tesis edilmiştir. Avrupa’nın daha kontrollü bir paydaş, esas güçlerin, o zamanki adıyla Sovyetler Birliği ve ABD olduğu ve uluslararası dinamiklerin de bu güçlerin çıkarlarına göre dizayn edildiği bir sistem söz konusudur. Elbette savaş sonrası cereyan eden Üçüncü Dünyacılık hareketleri, kapitalist sistemin 1970’ler ve 2000’lerde yaşadığı krizler, Soğuk Savaş’ın bitmesi ve Sovyetlerin dağılması sistem içerisinde de kimi revizyonları beraberinde getirmiştir. Fakat en nihayetinde sistemin güçlünün çıkarına olan yapısı değişmemiş; sadece buradaki güçlüler yer değiştirmiştir.
Bu eğilimler küresel güçteki tarihi bir değişimle aynı zamana denk gelmiştir. ABD’nin küresel ekonomik çıktıdaki payı 1960’tan 1990’a kadar beşte ikiden, halen bulunduğu dörtte bir seviyesine gerilemiş, Avrupa’nın payı ise 1960’tan bu yana yaklaşık yarı yarıya azalmıştır. Japonya 1990’ların başındaki zirvesinde küresel GSYH’nin neredeyse beşte birini oluşturuyordu; şimdi ise payı sadece yüzde üç. Bu arada Çin, ABD’nin ardından dünyanın en büyük ikinci ekonomisi haline geldi ve Hindistan’ın ekonomisi de Almanya ve Japonya’ya yaklaşıyor.
Türkiye’deki fikir dergilerinin tarihsel rolü, modernleşme sürecindeki katkıları ve entelektüel hareketlere sağladığı destek...
DetaylarTürkiye’nin yakın tarihini şekillendiren siyasi ve entelektüel şahsiyetler içerisinde Said Halim Paşa önemli ve özel ...
DetaylarŞair ve yazar olarak tanımlanan Sezai Karakoç 22 Ocak 1933 yılında Ergani ilçesi Diyarbakır doğumludur. Babası Yasin Bey olup 1. Dü...
Detaylar