Tartışma önce “sanat’ın ne içindir” ile başladı. Sonra “sanatın ancak kendisi için var olacağı” söylemi ile “toplum yararına olacağı” söylemi arasında bir ayrışma oldu. En sonunda sanatın hiçbir disipline hizmet etmeyeceği ancak “Sanat, sanat içindir” ilkesinin yanlış olacağı konusunda bir anlayış gelişmeye başladı. Bazen ideolojik anlamda kullanıldı, bazen kendi haline bırakıldı. Ama sanat hiçbir zaman toplumun sosyal gerçeklerinden ve ideal değerlerinden bağımsız var olamadı. Kısaca Sanat bir duygunun, ifadenin, tasarımın ortaya konmasında ortaya çıkan üstün yaratıcılık olarak tarif edilmekle birlikte, bir kültürün anlayış ve beğeni ölçülerine uygun olarak yaratılması anlamını da ifade eder. Bir başka deyişle sanatı üreten sanatçı insanın ulaşabileceği en objektif gerçeği anlatır. Sanatçı toplumda herkesin göremeyeceğini görerek sanatı yaratır. Sanatçı bir kültür boşluğu içinde yetişmediğine göre, bir sanat eserini yaratabilmesi için büyük bir bilgi birikimine sahip olması gerekmektedir. Sanat
eseri olarak kabul edilecek eser Eliot’un deyimiyle ancak “geçmiş”in “hal” ile birleştiği yeni bir sentezde yerini aldığı ve yeni bir geleceğe doğru aktığı anlarda yaratılmaktadır. Yani sanat zannedildiğinin aksine yaşadığımız zamanda üretilen geçmişten bağımsız bir eylem değildir. Sanat geçmişle doğrudan bağlantılıdır ve bir sentezi ifade eder; evrensel olduğu kadar yereli de temsil eder. …
Türkiye’nin yakın tarihini şekillendiren siyasi ve entelektüel şahsiyetler içerisinde Said Halim Paşa önemli ve özel ...
DetaylarŞair ve yazar olarak tanımlanan Sezai Karakoç 22 Ocak 1933 yılında Ergani ilçesi Diyarbakır doğumludur. Babası Yasin Bey olup 1. Dü...
DetaylarProf. Dr. Erol Güngör, Türk düşünce hayatının yirminci yüzyıldaki en etkili isimlerinden biridir. Bir akademisyen, ...
Detaylar