Maalesef aramanızla eşleşen bir sonuç bulamadık.
Dergi
Sayı: 62

Bir Osmanlı Münevveri Said Halim Paşa

On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından yirminci yüzyılın ikinci çeyreğine kadar olan süreçte Müslümanların hayatında köklü değişiklikler yaşandı. Bu değişim süreci Avrupalı devletlerin öncülük ettiği pek çok yıkımla sonuçlanmıştı. Yıkımdan en fazla etkilenen insanlar içinde Müslümanların özel bir yer işgal ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Nitekim dünyanın gidişatında etkin bir odak olarak rol oynamış bir medeniyetin çocukları çok yönlü bir meydan okumayla karşı karşıyaydılar. Meydan okumanın en somut hali ise yaşanan işgallerdi. Kuşkusuz işgal süreci sadece bir toprak kaybı olarak görülemez. Nitekim göçlerin eşlik ettiği sorunlar başta olmak üzere yaşanan her türden istikrarsızlık insanî, idarî ve iktisad sorunlara yol açmaktaydı. Ve nüfusunun büyük bölümü işgale maruz kalan Osmanlı Müslümanları bu sorunun en yakın ve doğrudan muhatabıydı.
Meydan okumanın ikinci veçhesini ise Avrupalı devletlerin iktisadî, idari ve siyasi baskıları oluşturuyordu. Bu baskılar Osmanlı’nın iç işleyişinde etkili oluyor ve yeni dengelerin oluşmasına yol açıyordu. Ayrıntıları bir sunuş yazısının sınırları içerisinde belirtilemeyecek kadar farklı dinamiklerle şekillenen gelişmelerin Müslümanların gündemini belirlediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. “Nasıl kurtuluruz?” şeklinde özetlenebilecek bu büyük soru etrafında şekillenen gündem, farklı fikir akımlarının ve siyasi yönelimlerin
ortaya çıkmasının vasatını da oluşturmaktaydı. Said Halim Paşa’nın doğrudan idarî ve siyasî süreçlerde yapıp ettikleri ile bir kısmı elimizde matbu olarak da bulunan risalelerde yer alan fikirlerinin bağlamını yukarıdan beri işaret ettiğimiz bu zemin oluşturmaktadır. Kuşkusuz Said Halim Paşa’yı konuşmanın özel bazı gerekçeleri bulunmaktadır. Bu gerekçeler içinde iki temel gerekçenin özellikle dikkate alınması gerekiyor. Bir kere Paşa Osmanlı’nın en zor zamanları olan 1913-1917 yılları arasında yaklaşık üç buçuk yıl sadrazamlık yapmış bir siyasi öznedir. Onun fikirlerini konuşmamızı önemli kılan ikinci gerekçe ise dönemin fikir akımları içinde ana akım diyebileceğimiz İslami yenilenmeci çizginin öncü şahsiyetlerinden olmasıyla ilgilidir.
Paşa’nın şehid edilmesinin üzerinden tamı tamına yüzyıl geçmiş bulunuyor. 6 Aralık 1921 tarihinde şehid edildiği günden günümüze değin yaşadıklarımız dikkate alındığında Türkiye’nin gündemini oluşturan ana meselelerin birçoğunun hala gündemdeki
yerini koruduğunu görüyoruz. Bu yüzden onun şehid edilişinin yüzüncü yılını vesile kılarak bir muhasebe yapma imkanı elde edebileceğimizi düşünüyoruz. Zira Paşa’nın bir siyasi özne olarak rol üstlendiği dönemde yaşanan olayların bugünkü imkanlarımızın
ve sorunlarımızın şekillenmesinde de ciddi etkisi olduğunu düşünmek için elimizde yeterince gerekçe bulunmaktadır. Keza Paşa’nın elimizdeki risalelerinde yer alan değerlendirmelerş sorun tespiti kadar çözüme yönelik tekliflerinin de hala açıklayıcı bir değeri olduğunu göstermektedir. Özellikle Avrupa-merkezci düşüncelerin hemen her yanda rağbet gördüğü o gün Paşa’nın gerek Müslüman kalmaya gerekse de her milletin toplumsal şartlarının kendine özgülüğüne yaptığı vurgu kendini özne olarak konuşlandırmış bir şahsiyet olmakla mümkün olabilecek bir şeydir. Onun kendini bir özne olarak konuşlandırdığının en açık göstergesi ise çözüme dair yaptığı İslamlaşma teklifidir. Paşa’nın İslamlaşma teklifi değerlerinden kuşkuya düşmeyen ve yerli imkanların
mevcudiyetine inanan bir temele dayanmaktadır. Ne var ki onun İslamlaşma teklifi içe kapanmaya yol açan ve çağına körleşen bir tutuma yol açmadığı gibi Batı’ya yönelik eleştirel ama ötekileştirici olmayan tutumu da kendi medeniyetine yabancılaşmasıyla
sonuçlanmamıştır. Çağdaş Türk düşünce dünyasında karşılaştığımız ya kendi inancına ve geleneğine yabancılaşan yahut çağına körleşen uç tutumlara Paşa’nın düşüncesinde rastlayamayız.
Bu itidalli ve hakşinas tutumu Paşa’nın özgüveniyle açıklanabilir. Bugün belki de en fazla ihtiyaç duyduğumuz bu 

özgüvenin hangi dinamiklerden beslendiğini anlamak hayati bir önem taşımaktadır. Bu sebeple Muhafazakâr Düşünce dergisi yüzyıllık tecrübemizi müzakere yapabileceğimiz bir imkan alanı olarak Said Halim Paşa’nın birikimini tekrar gündemleştirebilmek
amacıyla birçok önemli ismin yazılarından oluşan elinizdeki dergiyi hazırlamış bulunuyor. Dergide bir tanesi derkenar bölümünde olmak üzere toplamda on üç değerli makale bulunuyor. “Geleneğin Muhafızı ve Değişimin Faili Olabilmek: Şehadetinin 100. Yıldönümünde Said Halim Paşa’yı Yeniden Düşünmek” başlıklı makalede Said Halim Paşa’nın hem gelenekçi bir içe kapanmaya düşmeyi engelleyen çağındaki gelişmelerle irtibatını hem de gelenekten nelerin korunması gerektiği hususuna vurgu yapan kendilik bilincini besleyen özgüveninin düşünsel dayanaklarını irdeliyoruz. “Sünnî Siyaset Teorisinin Son Uğrağı Olarak İslamcılık -Said Halim Paşa’nın Politik-Teolojik Söylemi Üzerine”de Mehmet Evkuran, Said Halim Paşa’nın düşüncelerinin, Sünnî siyaset anlayışında hangi kırılma, süreklilik ve kopmaları temsil ettiği belirlemeye çalışmaktadır. Ejder Okumuş’un “Said Halim Paşa’da Müslüman Ahlakı” adlı makalesinde, Said Halim Paşa perspektifinden Osmanlı toplumunun yaşadığı buhranlarda en temel meselenin ahlâkî bozulma meselesi olduğu ve buhranlardan kurtulmanın yolunun yeniden Müslüman ahlâkıyla donanmakla mümkün olabileceği tespit edilmektedir. Mahmut Hakkı Akın ve Cenk Beyaz’ın ortaklaşa yazdığı “Muhafazakârlık ile Sosyoloji İlişkisi
ve Batılılaşma Eleştirisi Bağlamında Said Halim Paşa’nın Öngörüleri” makalesinde ise Said Halim Paşa’nın İslam ve toplum merkezli, taklitçiliğe karşı muhafazakâr sosyolojik yorumları tespit edilmektedir. Yine Said Halim Paşa’nın muhafazakâr
yorumunda Halis Çetin “Jakobenizme Karşı Muhafazakârlığın Meydan Okuyuşu: Said Halim Paşa” makalesinde döneminin tüm modernleşme krizlerini sebepleri, sonuçları, yönü, yöntemi ve yönetimi bağlamında ‘kritik’ ederek, jakoben devrimcilik
anlayışına karşı muhafazakar evrimci tarz-ı siyaset geleneğinin en önemli düşünürlerinin başında Said Halim Paşa’nın geldiğini söyler. Bu bağlamda Mihriban Şenses “Dönüşüm, Devrim ve Savaş Kavşağında İki Devlet Adamı ve Mütefekkir: Edmund
Burke ve Said Halim Paşa” makalesinde Burke ve Said Halim Paşa’nın insan doğası, doğa durumu, doğal haklar, toplum sözleşmesi, değişim, devrim, demokrasi ve aydın sorunu konularındaki fikirlerini irdeliyor.
“Akıntıya Karşı Kürek Çekmek: Said Halim Paşa’nın Siyaset Düşüncesi” makalesi ile Furkan Acerbaş bir yandan Said Halim Paşa’nın düşüncesinin özgün yanlarını keşfederken diğer yandan onun modern ve İslam siyaset perspektifleri içerisinde nerede
durduğunu görmeye çalışmaktadır. Mert Hüseyin Akgün “Said Halim Paşa’nın Perspektifinden Hükümet Sistemi Meselesi” makalesinde Said Halim Paşa’nın siyasal sistem tasarımının, başta iktidarın kaynağı ve demokratik meşruiyet olmak üzere pek çok bakımdan modern demokrasilerden ayrıştığını söyleyerek O’nun hükümet sistemi önerisinin genel itibarıyla İslam hukukuna sıkı sıkıya bağlılık, tek başlı ve etkili bir yürütme organı, hukukçulardankurulu bir Teşrii Meclisi ve işlevi hükümeti denetlemekle 
sınırlandırılmış Millet Meclisine dayandığını ifade etmektedir. Ömer Faruk Uğurlu ve Hamza Yurteri’nin ortaklaşa çalıştığı “Süreklilik ve Kopuş Bağlamında İslamcı Siyaset: Said Halim Paşa ve Raşid Gannuşi Üzerine Teopolitik Bir İnceleme”de Said
Halim Paşa ve Gannuşi’nin ortaya koymuş olduğu modellerin Batı-dışı karşılaştırmalı siyaset çalışmaları için özgün bir yaklaşım sergilediği söyleyerek çalışmada 100 yıl önce Said Halim Paşa’nın inşa ettiği arayışın Tunus’ta Gannuşi’nin inşa ettiği modele referansla yaşamış olduğu dönüşüm analiz edilmektedir. “Siyasalın Kurucu Unsuru Olarak İslam: Said Halim Paşa’nın Bilim ve Siyaset Felsefesi” makalesinde Halit Ahmet Kahraman, Paşa’nın fikirlerindeki bilim ve siyaset felsefesi alanına ilişkin
noktaları tespit etmiştir. Bunun ardından bazı siyaset felsefesi yazarları ile Paşa’nın görüşlerini karşılaştırmış ve bir takım güncel siyasi sorunların çözümlenmesinde kullanabilecek görüşleri dile getirmiştir. Bu sayıda bir de yabancı dilde bir makalemiz var. “Was Said Halim Pasha’s Islamic State Possible? Reading Les Institutions Politiques Through Hallaq’s Impossible State” makalesinde Thomas D. Simpkins, Said Halim Paşa hakkında şimdiye kadarki sınırlı İngilizce literatürde en güncel sorunlardan birisinin, Paşa’yı “modernist” veya “gelenekçi” olarak sınıflandırma arzusu olduğunu dile getirerek, spesifik olarak, bu ikiliğe, hayatının son çalışması olan “İslam’da Teşkilat-ı Siyasiye”de İslam devleti anlayışı aracılığıyla Paşa’nın meydan okuduğunu

savunmaktadır. Sayımızın derkenar bölümünde “Popülizm Liberal Demokrasinin Nesi Olur?” makalesi ile Cennet Uslu, liberal demokrasi ve popülizm ilişkisini ele alıp popülizmi bir ideoloji olarak tanımlamanın onun karakteri ve çeşitliliğine uygun düştüğünü söylemektedir. Dosyanın son çalışmasında Mehmet Ruyan Soydan bir vesika münasebetiyle “Said Halim Paşa’nın Katli Meselesi”ni incelemiştir. Şehadetinin 100. Yılında Said Halim Paşa sayısının oluşmasında pek çok kişinin katkısını anmak gerekiyor. Öncelikle uzun emeklerle ortaya çıkan makaleleri ile katkı sunan yazarlarımıza teşekkür etmek isterim; onların katkısı işin esasını oluşturuyor. Ayrıca bu çalışmanın oluşmasına öncülük eden ve süreci şekillendirmede bize her aşamada katkı sunan Muhafazâkar Düşünce dergisi adına kıymetli Serhat Buhari Baytekin Beyefendiye hassaten teşekkür etmek kadirşinaslığın bir gereğidir. Kuşkusuz bütün bu çalışmanın ete kemiğe bürünmesinde sıkı bir süreç takibi gerekiyordu. Bu takibi kusursuzca üstlendiği için de Yunus Şahbaz kardeşime özel bir teşekkür borcumuz olduğunu ifade etmek isterim. Elinizdeki dergiyi hazırlayarak, ülkemizin ufkunu aydınlatmak için canhıraş bir şekilde mücadele eden ve en sonunda da bu uğurda şehadet şerbetini içen Said Halim Paşa’nın aziz hatırasına ve bıraktığı mirasa olan borcumuzu bir nebze olsun ödeyebilmiş olmayı Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Kuşkusuz asl olan bu mirası üstlenmektir.
Takdir okuyuculardan, tevfik Allah’tandır.

Vahdettin IŞIK

Daha Fazla Göster

DERGİ İÇERİĞİ

Muhafazakâr Düşünce Dergisi, Tübitak-ULAKBİM tarafından dizinlenmektedir.

BİZİ TAKİP EDİN

MOBİL UYGULAMALARIMIZI İNDİRİN

Tanıtım Filmimiz

VİDEOLAR

ETKİNLİKLER

Şehadetinin 100. Yılında Said ...

Türkiye’nin yakın tarihini şekillendiren siyasi ve entelektüel şahsiyetler içerisinde Said Halim Paşa önemli ve özel ...

Detaylar
İman, Duruş ve Diriliş - Sezai...

Şair ve yazar olarak tanımlanan Sezai Karakoç 22 Ocak 1933 yılında Ergani ilçesi Diyarbakır doğumludur. Babası Yasin Bey olup 1. Dü...

Detaylar
Vefatının 40. Yılında Erol Gün...

Prof. Dr. Erol Güngör, Türk düşünce hayatının yirminci yüzyıldaki en etkili isimlerinden biridir. Bir akademisyen, ...

Detaylar